N
AMAZ
295
Şâfiî'ye göre ise, bir yerde cuma namazı kılabilmek için akıllı
(âkıl)
, bu-
lûğa ermiş
(ergen, bâliğ)
, hür, erkek, mukim ve oraya yerleşmiş olan en az
kırk yükümlünün bulunması şarttır. Buna göre, bir yerde kırk kişi bulunsa
da, bu kırk kişiden bir kısmı köle, kadın veya yolcu olsa, ya da ticaret veya
öğrenim görme gibi bir amaçla orada bulunuyor olsalar, bu kimselerden
oluşan kırk kişiyle cuma namazı kılınamaz. Ayrıca, bu kırk kişinin hepsi
veya bir kısmı, yazın veya kışın ya da her iki mevsimde göç eden göçebe-
lerden oluşuyorsa, bu durumda da, cuma namazı eda edilemez. Hatta bu
kırk kişinin içinde Fâtiha sûresini okuyamayan bir ümmî bulunsa bu kimse
sayıdan düşürülür ve bu durumda sayı kırktan aşağıya indiği için, bu kim-
selerle de cuma namazı sahih olmaz. Ancak Fâtiha sûresini okumayı öğ-
renmek için gayret gösterdiği halde bunu henüz başaramamış kimseler sa-
yıya dahil edilir. Cuma namazını kıldıran kişinin yolcu olması durumunda,
kendi dışında kırk kişinin bulunması gerekir. Ayrıca, bu mezhebe göre, na-
mazın herhangi bir bölümünde veya hutbe esnasında sayı kırktan aşağıya
düşerse namaz fâsid olur. Hanbelîler'in görüşü de genel hatlarıyla Şâfiî mez-
hebinin görüşü gibidir.
Mâlikî mezhebinde meşhur ve tercih edilen görüşe göre, cuma namazı
için cemaatin imamdan başka en az on iki kişi olması şarttır. Ancak İmam
Mâlik'ten bu konuda kesin bir sayı belirlemeksizin, kırk kişiden az sayıda
olan bir cemaatle cuma namazı kılınabilirse de üç dört kişi gibi az bir sayı ile
kılınamayacağı yönünde bir görüş de nakledilmektedir. Mâlikîler'e göre
cuma namazında imamın mukim olması şarttır.
Bu görüşlerin dışında, Taberî'nin cuma namazı için imamdan başka bir
kişinin bulunmasının yeterli olacağına dair bir görüşü olduğu gibi, bu sayıyı
en az dört, yedi, dokuz, yirmi, otuz ve seksen olarak belirleyen ictihadlar da
bulunmaktadır.
3. Şehir
İslâm bilginleri cuma namazı kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde
bir yerleşim birimi olmasını şart koşmuşlardır. Fakat gerek bu şartın ayrıntıları
konusunda gerekse bir yerleşim biriminde birden fazla yerde cuma namazı
kılınıp kılınamayacağı hususunda görüş ayrılıkları vardır.
Hanefîler'e göre, cuma namazı kılınacak yerleşim biriminin şehir veya
şehir hükmünde bir yer olması ya da böyle bir yerin civarında bulunması
gerekir. Bir yerleşim biriminin hangi durumda şehir hükmünde sayılacağı
hususunda farklı rivayetler bulunmaktadır. Hanefî mezhebinde fetvaya esas