292
İ
LMİHAL
veya gayr-i Sünnî hiçbir mezhepte farklı bir görüşün ortaya çıkmamış olma-
sıdır.
Dinin ve dindarlığın simgesi olan ve belli bir biçimsellik hatta sembolizm
taşıyan ibadetler, zaman ve zemin değişmesinden etkilenmezler. Bu onların
mahiyetinden ileri gelir. Çünkü salt ibadet olan merasimlerin değişmesi, bir
anlamda dinin değişmesi, yozlaşması sonucuna götürür. Salt ibadet olma-
makla birlikte genel anlamda ibadet içerikli konularda bir ihtiyat payı ile
hareket etmek uygun olmakla birlikte, uygulamasında birtakım güçlükler
ortaya çıkmışsa veya uygulanması, konuluş espri ve amacıyla çelişir hale
gelmişse, bu takdirde özü korumak üzere lüzumlu yeni düzenlemelerin ya-
pılması gerekli hale gelebilir.
Sonuç olarak, kadınların cuma namazı kılması konusunda bir serbestlik
vardır; müsait zaman ve zemin bulan kadınlar cuma namazı kılabilirler. Bu
durum, dinin onlara tanıdığı bir muafiyettir. Dinî yükümlülükten muafiyetin
ayırım olarak algılanmasının yanlışlığı kadar böyle bir ilâve yükümlülüğün
kadınlara ne kazandıracağı hususu da üzerinde düşünülmeye değer bir hu-
sustur. Fakat cuma namazını kadınlara farz haline getirerek onları cuma
namazı kılmaya mecbur etmek, hiçbir sebeple olmasa bile, asırlarca sürege-
len geleneği gereksiz yere ve haksız olarak hiçe saymak olduğu için yanlıştır
ve asılsızdır.
2. Mazeretsiz Olmak
Bazı mazeretler, cuma namazına gitmemeyi mubah kılar ve böyle bir
mazereti bulunan kişiye cuma namazı farz olmaz. Fakat böyle kimseler de
kendilerine cuma namazı farz olmadığı halde, bu namazı kılarlarsa namaz-
ları sahih olur ve artık o gün ayrıca öğle namazı kılmazlar.
Cuma namazına gitmemeyi mubah kılan belli başlı mazeretler şunlardır:
1. Hastalık. Hasta olup cuma namazına gittiği takdirde hastalığının art-
masından veya uzamasından korkan kimse cuma namazı kılmakla yü-
kümlü olmaz. Yürümekten âciz durumda bulunan çok yaşlı kimseler de bu
konuda hasta hükmündedirler. Cuma namazı için camiye gittiği takdirde
hastaya zarar geleceğinden korkan hasta bakıcı için de aynı hüküm geçerli-
dir. Mikrobik ve bulaşıcı hastalıklara yakalanmış kimseler de cuma nama-
zına gelmeyebilirler.
2. Körlük ve kötürümlük. Kör
(âmâ)
olan bir kimseye, kendisini camiye
götürebilecek biri bulunsa bile, Ebû Hanîfe, Mâlikîler ve Şâfiîler'e göre, cuma
namazı farz değildir. Hanbelîler'le, Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise,