

N
AMAZ
243
Ebû Hanîfe'den başka bütün müctehidlere göre Arapça ezberleyip okuya-
bilen kimselerin namazda Kur'an'ı asıl dilinden Kur’ân’dan okumaları farzdır.
Hanefî mezhebine göre Arapça'ya dili dönmeyen veya ezberleyemeyen
kimseler öğreninceye kadar namazda Kur'an'ı
(anlamını, meâlini)
kendi dil-
lerinde okuyabilirler.
“Zelletü'l-k
a
rî” bahsinde görüleceği üzere "Namazda, kıraat rüknü ye-
rine getirilirken Kur'an'dan olmayan bir kelime okunursa namaz bozulur."
Namazda önemli olan ibadet şuurudur. Okuduğunun mânasını da bilmek
ve namazda bunu düşünmek isteyenler, okuyacakları Kur'an'ın namazdan
önce meâlini okurlar, mânasını buradan anlarlar, namazda Kur'an'ı asıl dilin-
den okurken bu mâna ve içerik üzerinde düşünebilirler. Ancak namazın şekli
açısından daha önemli ve gerekli olan, mânayı anlamak ve düşünmek değil,
ibadet bilinciyle belli bir biçim ve davranışın yerine getirilmesidir. Kaldı ki, dinî
âyin ve törenlerin hemen bütün din ve inanışlarda belli bir sembolizm ve bi-
çimsellik içerdiği bilinmektedir. Hatta ibadetin haz ve gizeminin biraz da bu
biçimde saklandığı söylenebilir.
bb) Gizli ve Açık Okumanın Ölçüsü
Bir yazıyı hiç ses çıkarmadan ve dili dahi kıpırdatmadan okumak müm-
kündür ve buna Türkçe'de "içinden okumak veya sessiz okumak" denildiği
gibi "gözüyle süzmek" de denilir. Ezberlenmiş herhangi bir metni meselâ bir
şiiri dili hareket ettirmeden ve ses çıkarmadan tekrarlamak ise "içinden
okumak" olarak adlandırılmaz, belki "içinden geçirmek, zihinden tekrar et-
mek" denir; fakat anlam olarak içinden okumaya yakındır. Bir yazıyı fısıltı
ile kendisi veya yakınında bulunanların duyabileceği bir tonla okumaya
"alçak sesle okumak", bu şekilde bir iki kişinin duyabileceği bir sesle konuş-
maya ise "fısıldamak, fısıltı ile konuşmak, alçak sesle konuşmak" denilir.
Namazda kıraatin cehrî yapılmasının anlamı, başkalarının duyacağı ses
tonuyla okumak demektir. Buna açıktan okumak veya yüksek sesle oku-
mak denilmektedir. Kur'ân'ı açıktan okumanın anlamı belli olduğu için bu
konuda görüş ayrılığı olmamıştır. Fakat hafî okuyuşun anlamı ve tanımlan-
ması konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Fakihler ezberlenmiş olan Fâtiha sûresinin ve diğer sûrelerin namazda dili
kıpırdatmaksızın ve ses çıkarmaksızın zihinden tekrarlanmasını okuma (kı-
raat) saymamışlardır; yani böyle yapmakla, namazın rüknü olan kıraatin ye-
rine getirilmiş olmayacağını söylemişlerdir. Hiç ses çıkarmamakla birlikte