

244
İ
LMİHAL
harfleri diliyle düzeltmenin okuma sayılıp sayılmayacağı ise tartışmalıdır. Dilin
hareketinin okuma sayılmayacağını söyleyenlere göre kendi duyabileceği bir
sesle, fısıldar gibi, harfleri yerlerinden çıkartmak ve niteliklerini uygulamak
suretiyle kıraat etmek en doğrusudur. Kimi âlimler ise, ezberdeki bir sûreyi ses
çıkarmadan fakat dili hareket ettirerek tekrarlamanın okuma sayılacağını söy-
lemişlerdir. Bu konuda kesin bir ölçü getirmek zor olduğu için namaz kılan
kişi, kendisi hangi durumda daha fazla huşû ve kalp huzuru duyuyorsa o
şekilde davranmalı; başkalarıyla birlikte toplu olarak namaz kılınan yerlerde
başkalarının huşû ve kalp huzurunu ihlâl edecek şekildeki okumalardan ka-
çınmalıdır. Genellikle açıktan okumanın alt sınırı, bir başkasının işitebileceği
derecede yüksek sesle okumak şeklinde, gizli okumanın üst sınırı ise en fazla
kendi işiteceği şekilde okumaktır.
Alçak sesle okumanın tarifi yapılırken, dayanılan gerekçelerden biri
"Velâ
techer bi salâtike velâ tuhâfit bihâ vebtaği beyne zâlike sebîlâ"
(el-İsrâ 17/110)
âyetidir. İçinde geçen "salât" kelimesine iki farklı anlam verildiği için bu âyet
iki farklı şekilde anlaşılmaya müsaittir. Kimileri âyette geçen salât kelimesine
kıraat
(Kur'an okuma)
, kimileri de dua anlamı vermişlerdir. Her iki anlamı
destekleyen rivayetler de bulunmaktadır. Âyete verilen birinci anlam
"Kur'an
okurken sesini yükseltme, tamamen de kısma; bu ikisi arasında bir yol tut"
şeklindedir. Bu anlamı destekleyen rivayet İbn Abbas'tan gelmektedir. İbn
Abbas'ın ifadesine göre, Hz. Peygamber yüksek sesle Kur'an okuyordu. Bunu
duyan kâfirlerin, Kur'an'a, onu getirene, gönderene ve Kur'an'ın geldiği kişiye
sövmeleri üzerine Hz. Peygamber hiç kimse duymayacak derecede sesini kıstı.
Bunun üzerine yukarıdaki âyet indi
(Buhârî, “Tefsîr”, 17, 14/V, 229)
.
Âyete verilen ikinci anlam
"Dua ederken sesini yükseltme, tamamen de
kısma. Bu ikisi arasında bir yol tut"
şeklindedir. Bu anlamı destekleyen husus
Hz. Âişe'nin, âyette geçen salât kelimesini dua olarak açıklamış olmasıdır
(Buhârî, V, 229; Müslim, “Salât”, 31/I, 329-330)
. Salât kelimesinin Kur'an'da,
Hz. Peygamber'in sözlerinde ve Arap dilinde hiçbir şekilde kıraat anlamına
gelecek biçimde kullanılmayıp "dua" anlamında kullanıldığı, ayrıca âyetin baş
tarafında
"De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin, hangi isimle dua etse-
niz, en güzel isimler O'nundur"
denilerek dua etmenin emredildiği veya dua-
dan bahsedildiği dikkate alınınca bu ikinci anlamın daha uygun olduğu söyle-
nebilir.