Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  35 / 166 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 35 / 166 Next Page
Page Background

N

AMAZ

249

oturduktan sonra henüz kendi istek ve iradesiyle namazdan çıkmadan na-

maz vakti çıksa, bu kişinin namazı iki imama göre tamamdır. Ebû Hanîfe'ye

göre ise fâsiddir.

Şâfiî ve Mâlikî mezheplerine göre namazdan çıkmak için birinci selâmın

verilmesi; Hanbelî mezhebine göre de iki tarafa selâm verilmesi farzdır. Ha-

nefî mezhebine göre ise selâm farz değil, vâciptir.

Hanefîler, Hz. Peygamber'in bazan teşehhüt miktarı oturduktan sonra,

selâm vermeden arkadaşlarına dönerek konuşmak gibi bir fiille namazı ta-

mamladığını bildiren rivayetleri dikkate alarak namazdan selâmla çıkmayı

rükün saymamışlardır.

B) NAMAZIN VÂCİPLERİ

Namazın vâciplerinden herhangi birinin terkedilmesi namazı bozmaz.

Namazın vâciplerinden biri sehven terkedilmişse sehiv secdesi yapılması,

eğer kasten terkedilmişse namazın iade edilmesi yani yeniden kılınması

gerekir.

Hanefîler'deki vâcip kavramı, diğer mezheplerde bulunmadığı için bu-

rada Hanefîler'in terminolojisine göre belirtilen vâciplerin bir kısmı, öteki

mezheplerde farz sayılırken, bir kısmı sünnet sayılmaktadır. Farz olan bir

şey terkedildiği zaman namaz fâsid

(geçersiz)

olur. Namazın vâciplerinden

biri bilerek terkedildiği zaman namazı yeniden kılmak

(iade)

, bilmeyerek

(sehven)

terkedildiği zaman ise sehiv secdesi yapmak lâzım gelir. Sehiv sec-

desi yapılmadığı zaman ise, eksikliğin verdiği kerahete rağmen namaz borcu

düşmüş olur.

Namazın vâcipleri şunlardır:

1. Namaza "Allahüekber" sözüyle başlamak. Bu, çoğunluğa göre farzdır.

2. Nafile ve vacip namazların her rek‘atında, farz namazların ilk iki

rek’atında Fâtiha sûresini okumak. Bu, çoğunluğa göre farzdır.

3. Farz namazların ilk iki rek‘atında, vâcip ve nâfile namazların her rek‘a-

tında Fâtiha'dan sonra, Kur'an'dan kısa bir sûre veya buna denk düşecek bir

veya birkaç âyet okumak

(zamm-ı sûre)

, Fâtiha'ya bir küçük sûre veya en

küçük sûreye denk üç kısa âyet ya da üç kısa âyete denk bir uzun âyet ek-

lemek vâciptir

(En küçük sûre Kevser sûresi [İnnâ a‘taynâke'l-kevser] ve en