Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  122 / 166 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 122 / 166 Next Page
Page Background

336

İ

LMİHAL

edilir. Yine, öğle namazının ilk sünneti cemaatle farza yetişmek için

terkedilecek olsa, farzdan sonra kazâ edilebilir. Kazâya kalan ilk sünnetin,

farzdan hemen sonra, son sünnetten önce kazâ edileceği görüşü fetvaya

esas olmuştur. Bununla birlikte son sünnetten sonra kazâ edilebileceği gö-

rüşü de vardır. Böylece hem bir sünnet vakti içinde iki defa geri bırakılma-

mış hem de son sünnetin yeri değişmemiş olur. Namazın tertibinin iki defa

değişmemesi için bunu uygun görenler de vardır. Cuma namazının ilk dört

rek‘at sünneti hakkında da bu öne alma veya geriye bırakma uygulaması

geçerlidir. Terkedilen diğer sünnetler kazâ edilmez. Başlandıktan sonra her

nasılsa tamamlanmadan yarıda kesilen veya bozulan herhangi bir nâfile

namazın kazâsı gereklidir ve bu konu sünnetlerin kazâsı konusuyla ilgili

değildir. Meselâ öğle namazının son sünnetine başlamış olan kimse cenaze

namazını kaçırmamak için bu sünneti yarıda bıraksa, başlanmış bir nâfile

ibadetin tamamlanması gerektiği için, bu iki rek‘at sünneti kılması sünnet

olmaktan çıkar, vâcip haline gelir.

Namaz belli vakitlerde yerine getirilmesi gereken bir farz olduğu için, bir

özür olmaksızın namazın vaktinde kılınmayıp kazâya bırakılması büyük

günahtır ve namazı kazâ etmek bu günahı kaldırmaz. Kaçırılan namazı kazâ

etmek, namazı terketme günahını kaldırır, fakat vaktinden sonraya bırakma

günahını kaldırmaz. Bunun için ayrıca tövbe ve istiğfar etmek gerekir.

Meşrû bir mazeret sebebiyle namazın kazâya kalması veya bırakılması

günah olmaz. Düşman korkusu veya bir ebenin doğum yapacak kadının ba-

şından ayrılması halinde çocuğun veya annesinin zarar göreceğinden kork-

ması meşrû birer mazerettir. Nitekim Hz. Peygamber Hendek Savaşı’nda na-

mazlarını tehir etmiştir. Abdullah b. Mes‘ûd'un bu olaya ilişkin anlatımı şöyle-

dir: "Müşrikler, Hendek Savaşı’nda Resûlullah'ı dört vakit namaz kılmaktan

alıkoydular. Nihayet, gecenin Allah'ın bildiği kadar bir kısmı geçtikten sonra

Bilâl ezan okudu ve k

a

met getirdi; Hz. Peygamber ikindiyi kıldırdı; sonra Bilâl

k

a

met getirdi, Hz. Peygamber akşam namazını kıldırdı; sonra k

a

met getirdi,

Hz. Peygamber yatsı namazını kıldırdı" (Buhârî, “Mevâk

ý

t”, 36, 38;

Tecrîd-i

Sarîh Tercümesi

, II, 535).

Bunu mazeret sebebiyle ikiden fazla namazın cem‘i olarak da değerlen-

dirmek mümkündür ve bu örnek saatlerce süren ameliyatlarda doktorlar için

bir ruhsat kapısı oluşturmaktadır.

Uyku ve unutma gibi bir özür sebebiyle namazı geçen kimse günahkâr

olmaz. Çünkü Hz. Peygamber, uyku sebebiyle namazı kılamadıklarından

şikâyet edenlere şöyle demiştir:

"Uyku ihmal değildir. İhmal ancak uyanık-