

332
İ
LMİHAL
cem‘in yapılmasının namaz kılanlara sağlayacağı birtakım kolaylıklar bu-
lunmaktadır. Cem‘ yapmak sonradan ortaya çıkmış, uydurulmuş bir uygu-
lama değildir. Nitekim Arafat ve Müzdelife'de cem‘ yapılacağını bütün mez-
hepler söylemektedir. Bunun yanında Hz. Peygamber'in çeşitli zamanlarda
ve çeşitli durumlarda iki namazı birleştirerek bir vakitte kıldığı yönünde ri-
vayetler bulunmaktadır. Gerek Arafat ve Müzdelife'deki cem‘in, gerekse
öteki rivayetlere göre çeşitli zamanlarda yapılan cem‘in gerekçesi ve hikmeti
namaz kılanlara kolaylık sağlanmasıdır. Hz. Peygamber'in, korku ve yolcu-
luk durumu olmaksızın da öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birlikte kıldı-
ğına dair rivayetler bulunduğu gibi
(
Muvatta
, I, 144; Müslim, “Salâtü'l-
müsâfirîn”, 49)
, bazı sahâbîlerin de cem‘ yaptığı nakledilmektedir.
Cem‘in Arafat ve Müzdelife dışında câiz olmadığını savunan Hanefîler
ise büyük ölçüde, namazların belli vakitlere göre belirlendiğini bildiren âyet-
lere
(el-Bakara 2/238; en-Nisâ 4/103)
ve Cibrîl'in peş peşe iki gün Hz. Pey-
gamber'e imamlık yaparak namazların ilk ve son vakitlerini göstermesine
dayanmışlardır. Bu âyetler ve bu rivayet, her bir namazın kendine özel bir
vakti bulunduğuna ve bu vaktin öncesine veya sonrasına alınmasının câiz
olmadığına delâlet etmektedir. Hanefîler ayrıca, namazın kasten geciktirile-
rek vaktinin çıkmasına yol açmayı tehditli ifadelerle yasaklayan hadislere ve
İbn Mes‘ûd'dan gelen mukabil rivayetlere de tutunmuşlardır.
Namaz için özel vakitler konulmuş ve bu vakitler namazın vücûbu için sebep
kılınmıştır. Kur'an'da mücmel olarak belirtilen vakitler, Hz. Peygamber tarafın-
dan belirlenmiş ve namaz vakitleri tevâtürle sabit olmuştur; tevâtürle sabit olan
bir şeyi de haberi vahidle terketmek kesinlikle câiz değildir. Şu kadar ki, namaz
vakitlerini fiilî olarak uygulayan ve belirten Hz. Peygamber olduğu gibi, cem‘in
meşruiyetini söz ve fiili ile belirten de odur. Sünnetin bir kısmı alınıp bir kısmı
atılamayacağına göre, bunların arasını uzlaştırmak gerekir.
Buna göre, olağan ve normal durumlar için beş vakit namazın vakitlerine
titizlikle uyulması kuraldır. Ancak bazı özel durumlarda, ihtiyaç ve zaruret
sahiplerine de cem‘ ruhsatı tanınmış olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gere-
ken nokta şudur: Cem‘, bir ruhsat ve kolaylaştırmadır; gerektiğinde bu ruh-
sattan istifade edilmelidir. Sünnî fıkıh mezheplerine göre kural, her namazın
kendi özel vaktinde kılınmasıdır. Ancak geçerli bir mazeretin olması duru-
munda cem‘ yapılabilir. Namaz dinin direği kabul edildiği için, hiçbir mazeret
nedeniyle terkine izin verilmemiş, fakat kılınabilmesi için birtakım kolaylıklar
getirilmiştir. Bu bakımdan olağan dışı durumlarda, alışkanlık haline getirme-
mek kaydıyla ve belirli şartlarla cem‘ yapılabilir. Namazı vaktinde kılmalarında