226
İ
LMİHAL
IV. NAMAZIN FARZLARI ve VÂCİPLERİ
Ergenlik
(bulûğ)
yaşına ve belli bir aklî olgunluk düzeyine gelmiş her
müslümanın namaz kılması farz-ı ayındır. Buna göre namazın kişiye farz
olmasının şartları, müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmak
üzere üç tanedir. Bu şartlara
namazın vücûb şartları
yani kişinin namaz
kılmakla yükümlü olmasının şartları denir.
Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları
ve vâcipleri
(sıhhat şartları)
, sünnetleri ve âdâbı bulunmaktadır. Farzlara
riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar.
Vâcip, kesin olmayan bir delille sabit olduğu için, vâcibi inkâr eden kişi,
kâfir olmaz. Ancak bir açıklama getirmeksizin ve te’vil etmeksizin vâcibi
terkeden kimse fâsık kabul edilir. Namazın vâciplerinden herhangi birinin
terkedilmesi namazı bozmaz. Namazın vâciplerinden biri sehven terkedil-
mişse sehiv secdesi yapmak gerekir. Eğer kasten terkedilmişse, namazın
iade edilmesi yani yeniden kılınması gerekir.
Sünnet, Hz. Peygamber'in devamlı olarak yaptığı
(muvâzebe)
ve bir ma-
zeret olmaksızın terketmediği şeydir. Namazda sübhâneke okumak, eûzü
çekmek bu mânada sünnettir. Sünnetin yapılmasına sevap olmakla birlikte
terkedilmesine ceza
(ikab)
yoktur, sadece kınama ve sitem
(itâb)
vardır.
Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini tamamlar, onlardaki kusurları telâ-
fiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere riayet etmek ve devam etmek
Peygamber'i sevmenin bir nişanesi sayılır. Bununla birlikte sünnetin terke-
dilmesi, ne farzın terkedilmesi gibi namazın bozulmasını ve yeniden kılın-
masını, ne vâcibin kasten terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu ne de vâ-
cibin sehven terkedilmesi gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir. Fakat sün-
netlerin kasten terkedilmesi "isâet"
(yanlış ve kötü davranış)
olur. İsâet,
Hanefîler'in tanımlamasına göre tenzîhen mekruhun üstünde, tahrîmen
mekruhun altında yer alır.
Edep (çoğulu âdâb), Hz. Peygamber'in devamlı olmaksızın zaman za-
man yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak gibi.
Mendup anlamına da gelir. Bunları terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz
ve kınamayı gerektirmez ise de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir
(efdal). Esasen namazın âdâbı, yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun
farkında olunarak, zâhiren mütevazi bir halde bulunmaktır.