Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  17 / 166 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 17 / 166 Next Page
Page Background

N

AMAZ

231

şında kalan kısımları ise hafif avrettir. Örtülmesi gerekli olmakla birlikte

birincisi kadar ağır değildir. Kadının göğsü, göğüs hizasında bulunan sırt

kısmı, kolları, boynu, başı ve dizden aşağısı hafif avret olup, bunun dışında

kalan yerleri galiz avrettir. Bu ayırımın pratik sonucu namazdaki örtünme

hükümlerine etki eder. Buna göre, hafif avret sayılan yerleri açık olarak

namaz kılan bir kimse genel dinî farzı ihlâl etmiş olmanın günahını yüklen-

mekle birlikte, bu kimsenin namazı bâtıl olmaz. Mâlikîler’in namazda baş

örtmeyi sünnet, açmayı da mekruh saymasının anlamı budur.

Giyilen şeyin, tenin rengini göstermeyecek kalınlıkta veya dokuda ol-

ması gerekir. Vücut hatlarını belli eden elbise ile namaz kılmak mekruh ol-

makla birlikte kılınan namaz geçerlidir. İpek giysi giymek mekruh veya ha-

ram kabul edilse de, ipek elbise ile kılınan namaz geçerlidir.

Namaz esnasında avret mahallinin, kişinin iradesi dışında açılması du-

rumunda, açılan yer eğer örtülmesi gereken yerin dörtte biri oranına ulaşmış

ve bir rükün eda edilecek bir süre

(sübhânellâhi'l-azîm diyecek kadar bir süre)

açık kalmış ise kişinin namazı bozulur. Kendi iradesi ile açacak olursa na-

mazı hemen bozulur.

4. İstikbâl-i Kıble

İstikbâl-i kıble, namaz kılarken kıbleye yönelmek demektir. Müslüman-

ların kıblesi, Mekke'de bulunan Kâbe'dir. Kâbe denilince sadece bilinen bina

değil, bunun yanında, hatta daha öncelikle bu binanın bulunduğu yer kas-

tedilir. Kâbe'yi gözle gören kişi, bizzat Kâbe'ye yönelir. Kâbe'den uzakta

olan kişi ise Kâbe'nin bizzat kendisine değil, onun bulunduğu tarafa yönelir,

yüzünü ve yönünü o tarafa çevirir. Namazın amacı, kalbin mâsivâdan

(Al-

lah'tan başka her şeyden)

ayrılıp yalnızca Allah'a yönelmesidir. Elbetteki

Allah herhangi bir yönle kayıtlı ve sınırlı değildir. Fakat, kalbin huzur ve

sükûnetini sağlamak bakımından, namazda herkesin yöneleceği bir yönün

tayin edilmesi, belirlenmesi gerekir. Zâhirde, yüzümüzü Allah'ın evi olan

Kâbe'ye çevirdiğimiz gibi, bâtınen de, Allah'ın nazargâhı olan kalbimizi,

gönlümüzü başka şeylerden çekip alarak, arındırarak yalnız Allah'a yönelt-

meli, Allah'tan başka şeyleri kalpten atmalıyız.

Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen kimsenin, yanında kıble yönünü

bilen birisi varsa ona sorması gerekir. Böyle biri varken ona sormayıp ken-

disi ictihad ederek, yani kıble yönünü bulmaya çalışarak bir yöne yönelmiş

ve yöneldiği tarafın kıble yönü olmadığı ortaya çıkmış ise, namazı iade et-

mesi gerekir.