N
AMAZ
251
tekbir almak da vâciptir. İkinci
rek‘at
ta getirilen ilâve tekbirler rükûdan hemen
önce olduğu için bu
rek‘at
ta rükûa giderken alınan tekbir de vâcip sayılmıştır)
.
16. Sehiv secdesi yapılmasını gerektiren bir fiilde bulunulmuşsa sehiv
secdesi yapmak. Sehiv secdesinden sonra selâm vermek de vâciptir.
17. Ta‘dîl-i erkâna riayet etmek Ebû Yûsuf'a göre farz, Ebû Hanîfe ve
Muhammed'e göre vâciptir.
18. Namazdayken secde âyeti okunmuşsa tilâvet secdesi yapmak
(bk.
Tilâvet Secdesi)
.
V. NAMAZIN SÜNNET ve ÂDÂBI
Sünnet, Hz. Peygamber'in devamlı olarak yaptığı ve bir mazeret olmak-
sızın terketmediği veya mazeretsiz nâdiren terkettiği şeydir. Namazda
Sübhâneke duasını okumak, eûzü çekmek bu mânada sünnettir. Sünnetin
yapılmasına sevap olmakla birlikte terkedilmesine ceza
(ikab)
yoktur; sadece
kınama ve sitem
(itâb)
vardır. Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini ta-
mamlar, onlardaki kusurları telâfiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere
riayet etmek ve devam etmek Hz. Peygamber'e muhabbetin bir nişanesi
sayılır. Bununla birlikte sünnetin terkedilmesi ne farzın terkedilmesi gibi
namazın bozulmasını
(fesad)
ve yeniden kılınmasını, ne vâcibin kasten
terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu, ne de vâcibin sehven terkedilmesi
gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir. Fakat sünnetlerin kasten terkedilmesi
"isâet"
(yanlış ve kötü davranma)
olur. İsâet, Hanefîler'in tanımlamasına göre
tenzîhen mekruhun üstünde, tahrimen mekruhun altında yer alır. Hz. Pey-
gamber'in devamlı olarak yapmayıp, yapılmasına teşvikte bulunduğu şey-
lere ise Hanefîler, mendup=müstehap adını vermişlerdir. Buna göre meselâ
sabah namazının farzından önce iki rek‘at namaz kılmak sünnet, ikindi ve
yatsıdan önceki dört rek‘at ise müstehap sayılmaktadır.
Edep
(çoğulu âdâb)
ise, Hz. Peygamber'in devamlı olmaksızın birkaç
kere yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak
(yani
rükûda üçten fazla “sübhâne rabbiye'l-azîm” demek)
böyledir. Hanefî kitapla-
rında edep tabiri, mendub=müstehap anlamında da kullanılır. Âdâb sayılan
şeyleri terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz ve kınamayı gerektirmez ise
de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir
(efdal)
. Esasen namazın âdâbı,
yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun farkında olunarak, zâhiren mü-
tevazi bir halde bulunmaktır.