310
İ
LMİHAL
başka bir vakit namazının vakti girmediği için, farzıyla birlikte sünneti de
kuşluk vaktinde kazâ edilebilir. O gün öğle namazından önce kuşluk vak-
tinde kılınamamışsa sabah namazının sünneti artık kazâ edilmez.
Başlanmış nâfile namazın tamamlanması gerekir. Başlanmış nâfile na-
maz herhangi bir nedenle bozulacak olursa kazâ edilmesi Hanefîler'e göre
vâcip, Mâlikîler'e göre farzdır. Şâfiîler'e göre ise bozulan nâfile namazın kazâ
edilmesi gerekmez.
Mekruh vakitler dışında olmak üzere gece-gündüz istenilen vakitte nâfile
namaz kılınabilir. Nâfile namazların evde kılınması daha faziletlidir.
Nâfile namazların bütün rek‘atlarında kıraat farzdır. Şâfiîler'e göre nâfile
namazlarda iki rek‘atta bir selâm vermek sünnet iken, Hanefîler'e göre iki
veya dört rek‘atta bir selâm verilebilir. Gündüz kılınan nâfilelerde dört, gece
kılınan nâfilelerde sekiz rek‘attan fazlasını tek selâm ile kılmak mekruhtur.
Diğer dört rek‘atlı nâfilelerden farklı olarak ikindinin sünneti ile yatsının
ilk sünnetinin birinci oturuşunda Tahiyyât'tan sonra Salli-Bârik ve ayağa
kalkınca namaza yeni başlıyormuş gibi Sübhâneke okunur.
Nâfile namazlarda mutlak niyet yeterlidir. Yani bir belirleme yapmaksı-
zın namaz kılmaya niyet edilebilir. Farz namazlarla kazâ namazlarında ve
vâciplerde hangi namazın kılındığının belirlenmesi ve ona niyet edilmesi
gerekir.
Nâfile namazlar, farz namazlardan farklı olarak binek üzerinde kılınabi-
leceği gibi binek üzerinde olmaksızın istenirse oturarak da kılınabilir. Fakat
ayakta kılmak daha faziletlidir. Hz. Âişe'nin anlattığına göre Peygamberimiz
gece namazını hiçbir zaman oturarak kılmamış, fakat yaşı ilerleyince, nâfile
namazlarda kıraati oturarak yapmış, rükûa gitmek istediğinde ayağa kalka-
rak otuz kırk âyet kadar ayakta okuduktan sonra rükû yapmıştır. Zaten
nâfile namazın oturarak kılınabileceği hükmü, kıraatin oldukça uzun tu-
tulma geleneği dikkate alınarak verilmiş bir hükümdür. Yoksa normal şart-
larda, Fâtiha'dan sonra Kevser ve İhlâs sûresinin okunacağı iki rek‘at nâfile
namazın oturarak kılınması tabii ki uygun değildir. Nâfile namazlarda uzun
kıraat esprisi, teravih namazında da söz konusudur. Nitekim rivayetlere göre
Hz. Peygamber'in sekiz rek‘at olarak kıldırdığı teravih namazı, bazan gece-
nin ilk üçte birlik kısmını, bazan yarısını kaplamış ve bir keresinde bu sekiz
rek‘atlık namaz sahur vaktine kadar sürmüştür. Bu bakımdan teravih na-
mazında sünnet olan sekiz rek‘at kılmaktır derken, bu sekiz rek‘atın ne ka-
dar sürdüğünün de dikkate alınması uygun olur.