

N
AMAZ
313
bütün geceyi ihya etmeye eşdeğerdir"
buyurdu. Ramazanın bitmesine dört
gece kala, gecenin üçte birine kadar beklediğimiz halde, Hz. Peygamber bize
namaz kıldırmadı. Ramazandan üç gece kalınca Hz. Peygamber ehlini, ka-
dınlarını ve arkadaşlarını topladı, bize bütün gece namaz kıldırdı. Namaz o
kadar uzadı ki biz sahuru geçireceğiz sandık. Ramazanın geri kalan gecele-
rinde Hz. Peygamber bize namaz kıldırmadı
(Ebû Dâvûd, “Salât”, 318)
.
Kuvvetli rivayetler, Hz. Peygamber'in ramazanın son birkaç günü mes-
cidde teravih namazı kıldırdığını göstermektedir. Bu rivayetlerde, teravihin
kaç rek‘at olduğu belli değildir. Yine teravih namazına ilişkin bu rivayetlerin
sunuluş şekli ve içeriğine bakılarak teravih namazının, sadece Hz. Peygam-
ber'in son ramazan ayında söz konusu olduğu gibi bir izlenim de edinil-
mektedir. Çünkü teravih uygulaması, birkaç ramazan devam etmiş olsaydı,
hiç değilse sayısı konusunda bir netlik elde edilmiş olurdu.
Buhârî'deki ifadeye göre “Hz. Peygamber'in gece namazı” hususunda
sorulan bir soruya cevaben Âişe şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber ramazan geceleri de dahil hiçbir gece on bir
rek‘at
tan
fazla nâfile namaz kılmamıştır. Öyle bir dört
rek‘at
namaz kılardı ki, o dört
rek‘atın ne kadar uzun ve ne denli güzel olduğunu hiç sorma! Ardından aynı
şekilde bir dört
rek‘at
daha kılardı. Daha sonra üç
rek‘at
daha kılardı. Ben
bir keresinde ‘Ey Allah'ın resulü! Vitir kılmadan mı uyuyacaksın?’ diyecek
oldum, bana dedi ki: Ey Âişe, benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz"
(Buhârî, “Salâtü't-terâvîh”, 1)
.
Bu rivayete göre Hz. Peygamber'in geceleyin kıldığı nâfile namaz üç
rek‘atlık vitir hariç tutulacak olursa toplam sekiz rek‘at olmaktadır. Hz. Pey-
gamber'in, arkadaşları ile sekiz rek‘at teravih, sonra da vitir kıldığına dair
olan rivayetler de dikkate alınacak olursa, teravih namazını sekiz rek‘at
kıldığı ortaya çıkmaktadır. Öte yandan Hz. Peygamber'in teravih namazını
20 rek‘at kıldırdığına dair bir rivayet de bulunmaktadır. Hadis bilginleri bu
rivayetin, öteki meşhur rivayetlere aykırı olduğu ve senedinde cerhedilmiş
bir kişi bulunduğu için zayıf olduğunu söylemişlerdir.
Teravih namazı konusunda sahâbe uygulamasına gelince; Hz. Peygam-
ber'in vefatından sonra Ebû Bekir ve kısmen de Ömer döneminde teravih
namazı münferiden, yani cemaat olmaksızın kılınmaktaydı. Bir ramazan
gecesi Ömer mescide çıktığında, halkın dağınık bir şekilde teravih namazı
kıldığını görmüş ve dağınık bir şekilde kılmak yerine insanları bir imamın
arkasında toplayıp teravih namazının cemaatle daha derli toplu ve düzenli