

274
İ
LMİHAL
Hz. Peygamber'in uygulamasına uygun olarak erkeklerin selâm verir
vermez kalkmamaları, biraz beklemeleri yerinde olur. Ümmü Seleme'nin
bildirdiğine göre, Hz. Peygamber selâm verince kadınlar, Hz. Peygamber
selâmı tamamlar tamamlamaz kalkarlar; Hz. Peygamber de ağırdan alır,
kalkmadan önce birazcık beklerdi
(bk.
Tecrîd-i Sarîh Tercümesi
, II, 891)
.
Özellikle Hanefî bilginler, saf düzenine uyulmasını sağlamak ve uygun-
suz durumların ortaya çıkmasını engellemek için, cemaatle kılınan na-
mazda, kadının erkeğin hizasında durarak namaz kılması durumunda, erke-
ğin namazının sahih olmayacağını söylemişlerdir. Daha açık söylemek ge-
rekirse bir kadın erkek safları arasında namaz kılacak olsa kadının iki ya-
nındaki birer erkeğin ve kadının tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozu-
lur, ötekilerin namazı bozulmaz. Hanefîler'e göre bu durumda namazın bo-
zulmasının nedeni, duruş düzeni
(tertîbü'l-mak
a
m)
farzının terkedilmiş olma-
sıdır. Nitekim imama uyan kimse imamın önüne geçecek olursa, duruş dü-
zenini ihlâl ettiği için namazı bozulur.
Cenaze namazı, mutlak namaz olmadığı için cenaze namazında kadınların
erkeklerle aynı hizada bulunması namaza zarar vermez. Namazda kahkaha ile
gülmek abdesti bozduğu halde, cenaze namazında gülmenin abdesti bozma-
ması, cenaze namazının bu özelliğiyle de bağlantılıdır. Ancak cenaze nama-
zında da sünnet olan saf düzeni, kadınların arkada olmalarıyla gerçekleşir.
Yine yönelinen cihetlerin farklı olması durumunda, Kâbe'nin içerisinde
de muhâzât sorunu yoktur. Çünkü farklı yönlere yönelme durumunda
muhâzât söz konusu olmaz.
Duruş düzeninde kadınların yerini belirleyen
"Kadınları Allah'ın koyduğu
yere, arka saflara yerleştirin"
(ahhirühünne, haysü ahharahünnellâh [bk. Zeylaî, II,
36])
ve
"Kadınların saflarının en şerli olanı ilk saftır"
(şerru sufûfi'n-nisâ
evvelüha [bk.
Müsned
, II, 336])
gibi hadisler rivayet açısından kuvvetli olma-
dığı gibi, konuya delâleti de açık ve kuvvetli değildir. Hanefîler prensip olarak
namazın farzlarının ancak yakîn ve kesinlik ifade eden yollarla sabit olabile-
ceğini kabul ederken, bu muhâzât meselesinde, yani cemaatle namaza duruş
düzeninin belirlenmesinde, yakîn ifade etmeyen haber-i vâhidlerle amel et-
mişlerdir. Çünkü duruş düzeni, cemaat namazının farzlarındandır ve cemaat
namazının kendisi sünnetle sabit olmuştur. Bu bakımdan onun farzlarının
kesinlik ifade etmeyen sünnetle sabit olması mümkündür.
Şâfiî ise kadının erkek hizasında namaza durmasının
(muhâzât)
erkeğin
namazına zarar vermeyeceği görüşündedir. Çünkü bu konuda söylenebile-