Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  55 / 166 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 55 / 166 Next Page
Page Background

N

AMAZ

269

Ezan okunurken her cümle arasında biraz bekleme yapılır ve ikinci

cümlelerde ses biraz daha yükseltilir. Buna

teressül

veya

irtisâl

denilir.

K

a

met ise duraklama yapmaksızın seri okunur. Buna da "hadır" denilir.

Ezan ve k

a

metin sözleri sırasınca ve tertibe göre okunmalıdır. Tertipsiz

olarak okunan ezan ve k

a

met yeterli sayılmakla birlikte iade edilmesinin

daha iyi olacağı söylenmiştir.

Camide iken bir vaktin ezanı okunacak olursa, o vaktin namazını kılma-

dan çıkmak mekruhtur. Bu durumdaki bir kimse namazı tek başına kılıp çı-

karsa bu defa cemaati terketmesi sebebiyle kerahet işlemiş olur. Bir kimse tek

başına namaz kıldıktan sonra, henüz camiden çıkmadan cemaatle namaza

durulacak olursa bu kişi isterse imama uyup yeniden namaz kılabilir. Bu su-

retle hem cemaat sevabını elde etmiş, hem de cemaate muhalefet töhmetinden

kurtulmuş olur. Ancak kılacağı bu namaz nâfile hükmünde olacağından, bunu

öğle ve yatsı namazlarında yapabilir. Çünkü sabah ve ikindi namazlarından

sonra nâfile kılmak mekruhtur.

K

a

met getirilirken camiye giren kişi, dağınıklık ve ferdî hareket görün-

tüsü vermemek için ayakta beklemeyip oturmalı, birlik beraberlik esprisine

ve cemaat ruhuna riayet bakımından oradaki cemaatle birlikte kalkmalıdır.

Ezana ve K

a

mete İcâbet. Ezan ve k

a

meti işiten kimsenin bunları müezzin

gibi kendi kendine tekrar etmesi müstehaptır. Peygamberimiz "Ezanı işittiğiniz

zaman, müezzine icâbet edin" demiştir (Buhârî, “Ezân”, 7). Müezzin "Hayye

ale's-salâh" ve "Hayye ale'l-felâh" derken, bu esnada "Lâ havle velâ kuvvete

illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm" demek müstehaptır.

Müezzine icâbet, hem dil ile söylediklerini tekrarlamak, hem kalben on-

ların doğruluğunu hissetmek, hem de cemaate katılmak şeklinde anlaşılabi-

lir. Bu bakımdan insan, içinde bulunduğu durum hangi icâbet şekline imkân

veriyorsa onu yerine getirebilir.

Peygamberimiz ezanı dinledikten sonra şu duayı okuyan kimseye şefaa-

tinin hak olacağını bildirmiştir

(Buhârî, “Ezân”, 8)

:

Allâhümme rabbe hâzihi'd-da‘veti't-tâmme ve's-salâti'l-k

a

ime, âti

Muhammeden el-vesîlete ve'l-fazîleh

(ve'd-derecete'r-refîah)

. Veb‘ashü

mak

a

men mahmûdeni'llezî va‘adteh

(İnneke lâ tuhlifü'l-mîâd)

.

"Ey şu eksiksiz mesajın ve kılınacak namazın Rabbi olan Allahım! Mu-

hammed'e vesileyi ve fazileti

(ve yüksek dereceyi)

ver! Vaad ettiğin övülmüş

makama yükselt

(Sen vaadine muhalefet etmezsin)

".