N
AMAZ
219
İbadetlere ilişkin hükümler, tabiatları icabı değişmeye pek açık olmadık-
ları için, öteden beri genel kabul gören ibadet uygulamalarını, "çağa uy-
durma ve kolaylaştırma" adıyla değiştirmeye çalışmak, fayda yerine zarar
vermekte ve insanların dine bağlılıklarını ve samimiyetlerini zedelemekte ve
sarsmaktadır. İbadetler, her ne kadar bizzat amaç olmayıp öz itibariyle yük-
sek amaçlara basamak niteliğinde ise de, dine bağlılığın ve bir anlamda din-
darlığın dışa yansıyan bir göstergesi mesabesindedir. Bu bakımdan sosyo-
ekonomik yönü bulunan zekât bir tarafa bırakılacak olursa namaz, oruç ve
hac gibi ibadetlerde biçim ve şekli ikinci plana iterek, on dört asırdır süzüle
süzüle gelen genel kabulün dışına çıkmak birçok bakımdan sakıncalıdır.
II. NAMAZIN MAHİYETİ ve ÖNEMİ
Kur'an'da bizim Peygamberimiz'den önceki peygamberlerin namaz kıl-
makla emrolundukları değişik vesilelerle belirtilmektedir
(bk. el-Bakara 2/83;
Yûnus 10/87; Hûd 11/87; İbrâhim 14/37, 40; Meryem 19/30-31, 54-55; Tâhâ
20/14; el-Enbiyâ 21/72-73; Lokmân 31/17)
. Bundan anlaşıldığına göre na-
maz ibadeti sadece Muhammed ümmetine has olmayıp önceki dinlerde de
bulunmaktaydı.
Siyer kitaplarındaki mevcut bilgilere göre, ilk vahyin sonrasında Hz.
Peygamber'e risâlet yüküne dayanmasını, sabretmesini öneren âyetler gel-
miş ve bunu izleyen fetret döneminden sonra namaz farz kılınmıştır. Nama-
zın daha önceki dinlerde de emredilmiş olduğu hatırlanınca, namazın güç-
lüklere direnç göstermede bir fonksiyonu bulunduğu anlaşılmaktadır. Nite-
kim bir âyette
"Ey inananlar sabır ve namaz (salât) ile yardım isteyin"
(el-
Bakara 2/153)
buyurulmaktadır. Namaz farz kılınınca Cibrîl, Hz. Peygam-
ber'e gelerek onu vadi tarafına götürmüş, orada fışkıran su ile önce Cibrîl
sonra Hz. Peygamber abdest almış ve beraberce iki rek‘at namaz
kılmışlardır. Hz. Peygamber mutlu bir biçimde eve gelmiş, eşi Hatice'nin
elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde Hatice ile birlikte abdest alıp
iki rek‘at namaz kılmışlardır. Kimi bilginlere göre İsrâ sûresindeki
"Namazda
yüksek sesle okuma"
(el-İsrâ 17/110)
âyeti, bu gizli namaz dönemiyle
ilgilidir.
İslâm'ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer
rek‘attan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Mi‘rac olayından sonra
beş vakit namaz farz kılınmıştır.
"Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş için-
de ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden