

N
AMAZ
355
mesi dışında özel bir hazırlık yapmaya gerek yoktur. Bu emir ve tavsiyeler,
bu geçici dünyanın en güzel şekilde yaşanmasını sağlamaya yeteceği gibi,
müstakbel hayat için de bir hazırlık teşkil edecek özelliktedir.
İnsanın ölüsü de saygıya lâyıktır. Bu saygı bir yönüyle, ölünün yakınla-
rına bir teselli mahiyeti taşıdığı gibi ölümün hiçlik olmadığını anlatmak ama-
cına da yöneliktir. O ölmüştür, fakat yine insandır; bu dünya açısından öl-
müştür, fakat başka bir âlem için yeniden doğmuştur. Ölünün âdeta yeni
doğmuş bir çocuk gibi yıkanması, bir yönüyle bu yeniden doğuş olayını
sembolize etmekte, bir yönüyle bu fâni yolculuğun yani dünya hayatının
kendisi üzerinde bıraktığı kir, toz ve bulaşıkları gidermeyi temsil etmektedir.
Bu yıkamanın ardından, yeni doğan çocuğa giydirilen zıbın misali kefene
sarılır ve büyük bir ihtimamla beşiğine indirilir. Ötesini Allah biliyor, giden-
ler biliyor. Biz de bildirildiği kadarını biliyoruz...
Cenaze, ölü anlamına geldiği gibi, tabut veya teneşir anlamına da gelir.
Son nefesine yaklaşmış ve ölmek üzere olan kişiye
muhtazar
, ölen kişiye
meyyit
(çoğulu mevtâ)
, ölü için genel olarak yapılması gereken hazırlıklara
teçhiz
, ölünün yıkanmasına
gasil
, kefenlenmesine
tekfin
, tabuta konulup
musallâya yani namazın kılınacağı yere ve namazdan sonra kabristana
taşınmasına
teşyî
ve kabre konulmasına
defin
denir.
Telkin
, muhtazarın
yanında kelime-i tevhid ve kelime-i şehâdet okumaya denildiği gibi definden
sonra, sorulması muhtemel soruları ve cevapları ölüye hatırlatma konuşma-
sına da denilir. Ölünün yakınlarına başsağlığı dileğinde bulunmaya
tâziye
denir ki teselli etmek anlamındadır.
Ölen bir müslümanı yıkamak, kefenlemek, onun için namaz kılıp dua
etmek ve bir kabre gömmek müslümanlar için farz-ı kifâyedir.
Peygamberimiz
"Ölülerinizin güzel işlerini yâdedin, kötü taraflarını dile
getirmeyin"
(Tirmizî, “Cenâiz”, 34)
diyerek, ölmüşlerimizi hayırla anmamızı,
iyi taraflarını ön plana çıkarmamızı tavsiye etmiştir. Ölenin olumsuz yönleri
konusunda suskun kalma hususu, ölen kişinin ölmeden önceki davranışla-
rıyla ilgili olduğu kadar, ölüm anındaki durumu, gasil işini yapanların gör-
dükleri hoş olmayan şeylerle de ilgilidir. Fakat ölen kişi haramı açıkça işle-
yen bid‘at ve sapıklıkla tanınmış ve bu hal üzere ölmüş biriyse, başkalarını
sakındırmak maksadıyla onun bu durumu gerektiğinde söylenebilir.
Ölmek üzere olan kişiyi, eğer bir güçlük yoksa kıbleye doğru ve sağ yanı
üzerine çevirmek müstehaptır. Sırtına, ensesine yastık gibi şeyler konup başı