354
İ
LMİHAL
secdesi yapılmaz. Hatta Hanefî mezhebinde, niyet etmesi durumunda, yapa-
cağı rükûun da tilâvet secdesi yerine geçeceği kabul edilmiştir. Secde âyetini
okuduktan sonra okumaya daha devam edecekse tilâvet secdesine varıp
kalkması gerekir. Âlimlerin bu görüşlerine rağmen, elimizde Hz. Peygam-
ber'in namazda tilâvet secdesi yaptığına ilişkin sağlıklı bilgi bulunmadığı
gibi, namazdaki kişiden ayrıca bir de tilâvet secdesi yapmasını istemek yu-
karıda ortaya konulan anlam ve amaç çerçevesi içerisinde tutarlı ve gerekli
değildir. Çünkü namaza durmuş olan kimse, lisân-ı hâl ile, zaten yaratıcı-
sına karşı bir muhalefet içerisinde olmadığını, aksine bir boyun büküş ve
tevazu içerisinde olduğunu göstermekte ve ayrıca namaz gereği rükû ve
secde yapmaktadır. Bu bakımdan, namaz esnasında yapacağı secdelerin
aynı zamanda tilâvet secdesi görevi de göreceğini söylemek daha mâkul ve
namaz disiplini bakımından daha uygun gözükmektedir.
Secde âyetlerinin hangileri olduğunu görmek için şu âyetlere bakılması
ve bu âyetlerin meâllerinin okunması uygun olur: el-A‘raf 7/206; er-Ra‘d
13/15; en-Nahl 16/49; el-İsrâ 17/107; el-Meryem 19/58; el-Hac 22/18; el-
Furk
a
n 25/60; en-Neml 27/25; es-Secde 32/15; Fussılet 41/37; Sâd 38/24;
en-Necm 53/62; el-İnşik
a
k 84/21; el-Alak 96/19.
C) ŞÜKÜR SECDESİ
Şükür secdesi bir nimetin kazanılmasından veya bir felâket ve musibetin at-
latılmasından dolayı kıbleye dönerek tekbir alıp secdeye varmak, secdede iken
Allah'a hamd ve şükür ettikten sonra yine tekbir alarak ayağa kalkmaktır.
Hz. Peygamber'in ve ashabın ileri gelenlerinden birçoğunun çeşitli se-
beplerle şükür secdesi yaptıklarına dair rivayetler bulunduğu için şükür sec-
desi bu gibi durumlarda müstehap kabul edilmiştir. Bu bakımdan bir kimse
kendisi için önemli olan bir sonuca ulaştığı ve yine kendisi için tehlikeli olan
sonuçtan beri olduğu her durumda şükür secdesine kapanabilir.
XVII. CENAZE NAMAZI
Bâki olan Allah'tır ve her canlı ölümü tadacaktır. Doğum gibi ölüm de
Allah'ın değişmez sünneti içerisinde doğal bir olaydır. Fakat İslâm inancı
bakımından ölüm bir son değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Dolayısıyla bu
âlem için ölüm denilen olay, başka bir âlem için mahiyeti farklı yeni bir do-
ğum olarak gerçekleşir. Mutlaka yaşanacak olan bu yeni hayat için insanın
bu dünyada iken hazırlık yapması gerekir. Esasen Allah'ın emirleri ve Pey-
gamberimiz’in tavsiyeleri dikkate alınıp onlara uygun davranışlar sergilen-